Die Among Heroes – Die Among Heroes

Kendin yap felsefesi işliyor!

İnternete indirilmek üzere bırakılmış yasal albümlere göz atıyorken içlerinden Die Among Heroes topluluğunu çekip aldık. Siz Texas’lı ekibin MySpace sayfalarında “yeni metal” tabirini kullandıklarına bakmayın, kendileri metalcore müziğin melodik kanadında yüzüyor. Onları dinliyorken Killswitch Engage, Trivium ve All That Remains gibi ekipleri anabiliyoruz ama şunu da söylemek gerekir ki DAH’in defalarca dinlenmesi sonucunda hafızalarda olumlu bir resim bıraktıkları öne sürülebilir.

“In The Event I Don’t Return”, “Perish What Ignites The Flame”, “Forgive This Murder” (adeta af dileniyor), “With All That Has Been Lost” (vokallere dikkat) ve “My Failing Attempts” (güzel bir son) parçalarını değerlendirmeye almak lazım geliyor ki diğer 3 parçanın ara faslı olduğu söylenebilir. İşte bu 5 parça birbirinden başarılı ve topluluğun gelecek başarılı çalışmaları için büyük ümit veriyor. The Empire Shall Fall’dan sonra tarzında dinlediğimiz en güzel parçalar Die Among Heroes’a ait!

PARÇA LİSTESİ

01. Sound Of Memory, 02. In The Event I Don’t Return, 03. Perish What Ignites The Flame, 04. Forgive This Murder, 05. Under These Street Lights, 06. With All That Has Been Lost, 07. Her Warm Embrace, 08. My Failing Attempts.

BAĞLANTI NOKTALARI

http://www.myspace.com/dieamongheroes

The Empire Shall Fall

Etiketçiliğe karşı, hayranlarıyla bütün!

Selamlar Nick! “Awaken” için tebrikler. Bu albüm hakkında heyecan duyduğunuzu biliyoruz. Lütfen ilk albümünüzü biraz anlatır mısın?

Merhaba ve çok teşekkür ederiz. “Awaken” çalışmamızı nihayet çıkardığımız için heyecanlı ve gururluyuz. Bu albüme başlayıp bitirmek 6 ayımızı aldı. The Dear Hunter topluluğuna ait bir stüdyoda bateri kayıtlarımızı yaptık. Gitarlar ve bas bölümlerini kendi ev stüdyomuzda ve sonrasında Greg Tomao ile birlikte hallettik. Vokaller Providence, Rhode Island’daki Sound Ape Stüdyoları’nda kaydedildi. Miksaj/yönetim kısmı Sean Small (We Were Gentlemen, ABACAB) tarafından ele alındı. Yapımcımız ise gitaristimiz, Marc De Lisle’dir. Bir metal albümü için çok çeşitli bir albüm ve iyice düşünüp taşındıktan sonra hazırladığımız 8 parçayı kapsıyor.

Albümden favori parçan hangisidir, ya da aklına sürekli takılıp kalan bir parça var mıdır?

Hmm… Söylemesi zor. Hepsi takılıp kalıyor çünkü birbirinden farklı seslere sahip parçalarımız var. Kişisel olarak “Our Own” derim. Bence albümün en sert kısımlarını içeriyor. Bencilce olacak ama ondan hoşlanıyorum çünkü çaldığım kısımların eğlenceli olduğunu düşünüyorum. Bol bol çift elle çalıyorum. Hepimizi şaşırtan bir parça var ki o da “These Colors Bleed” dir. Hepimiz onun tamamından çok hoşlandık, geri dönüş yapan ustalarımızın olması iyi, performansını yaparken hayli soluk soluğa kalmıştık.

Parçalarınızın yazım ve kayıt aşaması nasıldı?

Sanırım ilk soruda yeterince yanıtladım, ama biraz daha bahsetmek gerekirse: Bizim yazım aşamamız alışılmamış bir şeydi. Jesse (şimdi de Marc), binlerce mil uzaklarda yaşıyorlar, yani kendisi otomobiline atlayıp prova yapmaya gelemez. Esasen her şey internet üzerinden dönüyor. Jake yazımların büyük kısmını yapıp demoları elektronik postayla bizlere ulaştırıyor. Sonra dinleyip öğreniyoruz, kendimize ait ezgileri belirliyoruz. Enstrümanlar bir araya geliyor ve prova yapılıyor, değişiklikler yapılıyor, kısımlar ekleniyor. Sonra üretilenleri kaydediyoruz ve Jesse’ye mp3 şeklinde yazması için elektronik posta gönderiyoruz. Bu bizim için kafi görünüyor. Aslında bence daha iyisi olabilir çünkü biz bir şeyler üretirken vokalsiz iş görüyoruz, yani olmayan vokallere güveniyoruz. Herhangi bir vokal melodisinden bağımsız parça şekillerini öğrendik. Yeni nağmeler için dezavantaj, bir de onları canlı çalacağız, Jesse’nin farkında olmadan hareket ediyoruz.

Albümden ne umuyorsunuz ve Angle Side Side Records ile birlikte olmanız hakkında neler söyleyebilirsin?

Dürüst olmak gerekirse bu albümden ne ummamız gerektiğini bilmiyoruz. Benim küçük markam Angle Side Side’tan yayınladık. Tişört satışları ve şovlardan kazandıklarımızla yapılmış bir albümdür. Daha fazla para isteseydik, davranışlarımı o yönünde değiştirirdim ve kar edebilirdim. Kendin yap felsefesiyle müzik üretenlerden daha fazla para cebimize girmiyor, arada ipek kumaşlı tişörtlerimizi giyip evlerimizde kendi enstrümanlarımızı çalıyoruz, küçük markamızdan albüm yayımlıyoruz. Umarız insanlar albümü dinlerler ve anlatmak istediklerimizi anlarlar. Açık değilse, mesajlarımızın merkez noktasında yozlaşan politik çevreyle karşı yapılan bir savaşım var. Bunun topluluğun en önemli yanı olduğu kanısındayız ve bu albümle birlikte insanların müzikten daha fazla şeylere ulaşmasını ümit ediyoruz.

“Awaken” için yapılan fotoğraflar çekimleri eğlenceli görünüyor. Yeni resimleriniz için ne düşünüyorsun?

Evet, fotoğraf çekimleri esnasında eğlendik. Emily Stamp gibi harika bir fotoğrafçımız var. Tanıtıma yönelik geçmiş fotoğraflarımızda yine kendisiyle çalışmıştık. Onunla çalışması kolay ve şaka kaldırabiliyor. Ama yeri geldiğinde bizleri düzeltiyor ve gereken ciddiyeti kazandırıyor. Birisinin sizle grup şeklinde çalıştığını anlaması önemlidir, aksinde resimler beceriksiz işi olabilir ve sen o resimlerde olabilirsin. Emily Stamp ile mutluyuz.

“Bağımsız Müziği Destekleyin”… “Awaken” tanıtım video klibiniz sonunda niçin bu mesajı veriyorsunuz?

Biz bağımsız bir topluluğuz. Bu toplulukla elde ettiğimiz her şey sıkı çalışmamızın bir ürünüdür. Kendi kendimize yetiyoruz. Bu yolda destekleriyle bize yardımcı olan insanlar var olsa da kesinlikle bağımsızız. Birçok insan plak firmalarından ya da dağıtımcılardan destek almadığımızı anlayamıyor. Gençler CD’mizi her yerden bulabileceğini ya da İngiltere’de düzenlenmesi olası bir tur afişinin en üst sırasında yer alacağımızı düşünüyor. Böyle bir şey yok… Tamamen. Bağımsız sanatçılar özen göstermek için zaman harcarlar, şovlara çıkarlar, piyasaya müzik sürerler, temel ihtiyaçlarını satın almaya güçleri yettikleri kadar karşılarlar. Bu yüzden video klibimize “Bağımsız Müziği Destekleyin” ibaresi eklerken, bağımsız sanatçılara karşı olan farkındalığı arttırmayı denedik çünkü insanlar hayranlarımıza ne kadar fazla güvendiğimizi anlamıyor.

Metalcore sahnesi Boston, Massachusetts bölgesinde kendisini nasıl tanıtıyor ve büyüyor? Bu eyalet için fikirlerin nedir?

Gerçekten bilmiyorum. “Metalcore” kategorisinin bir parçası olmak istemiyoruz. Burada yanlış bir şey yok, düzenli seslerle limitli olmayı gerçekten istemiyoruz. Metalcore sahnesini çok fazla takip etmedim. Bir topluluktan hoşlanırsam, CD’sini alır ve onları desteklerim ama onların ne olduğunu çok fazla düşünmem.

Kişisel etkilenimlerin hangi topluluklardır ve The Empire Shall Fall genel olarak hangi topluluklardan etkilendi?

Topluluk olarak etkilendiğimiz çok şey var, bireysel olarak da. Hepimiz metal müziği seviyoruz, besbelli, ama hepimizin çeşitli ilgi kaynakları var ve bu yüzden etkilendiklerimizi sayıp dökmek uzun olabilir. Şahsen Gavin Castleton, Between The Buried And Me, Radiohead, The Dear Hunter, Converge ve birçok diğer isimle ilgileniyorum. At The Gates, Refused, Edge Of Sanity, Meshuggah, Pink Floyd ve The Hidden Hand toplulukları etkilenimlerimiz arasındadır.

The Empire Shall Fall’un şu anda ne tür amaçları var (kısa vadede ve uzun vadede)?

Şu anda albümümüzü yaymaya yoğunlaştık. Hepimizin işleri/okulu var ve bu sebeple gerçek manada turlayamıyoruz, umarız bir gün buradan çıkarız ve mesajlarımızı çevreye yayarız.

2009 yılının kalan kısmı için planlarınız nedir?

Kuzey Doğu Amerika bölgesinde bazı şovlarımız olacak. Sonra biraz ara vereceğiz ve arkadaşlarımızla, ailelerimizle zaman geçireceğiz. Bu albümümüzün yapım aşamasında yaşadığımız altüst olma durumlarını unutacağız, 2010 yılındaki ikinci bir albüm için hepimizin gevşemeye ihtiyacı var.

İleride ortaklık yapmayı düşündüğünüz birileri var mı?

Hmm… İlginç soru. Bunu çok düşünmemiştim. Bizim limitlerimizi zorlayan bir yapımcıyla çalışmak olabilirdi, yaratıcılık anlamında. Kim olurdu emin değilim ama grup olarak harika bir yapımcıyla birkaç haftalığına stüdyoya kilitlenebilirdim, metal albümlerinin “Dark Side Of The Moon” u için olabilirdi, göreceğiz.

Sence tüm zamanların favori albümleri nelerdir?

Geri dönelim ve yeniden “Dark Side Of The Moon”, ama bu albüme aşığım. Bence gerçekten tüm zamanların en iyi albümlerinden biridir. Yapımı çok ilginç, özellikle yayımlandığı zamanda. Bana kalırsa Between The Buried And Me’nin bu yönde attığı adımlar var, metal albümleriyle ilgili kaygıları yok. Son albümleri başyapıttır. Kişisel olarak bu gruptan metal müziğin olmadığı bir albümü dinlemek isterdim. İddiasına girerim yaparlar.

Çok beğendiğiniz bir anınız var mı ya da ürperdiğiniz ya da bunun gibi başka bir şey?

Çok beğendiğim bir anı? Birçok hatıra için yeterli derecede şov yapmadık, ama Oneonta, New York’ta çalarken komik bir şeye şahit olmuştuk. Hepimiz otel odalarımızdaki yataklarımızda oturup televizyondan Bob Ross’un resim yapmasını seyrediyorduk. Neler olduğunu baktığımızda şaşırıp kalıyorduk. Adam göl ya da ona benzer bir şeyler çizecekken resmin üzerine küçük siyah bir damla döküp mahvetmişti, ne yapıp edip sonradan o berbat kısmı şaşırtan bir ağaca dönüştürdü. Anlatırken pek ilginç bir şey gibi gelmeyebilir ama biz bu adamı 45 dk. izledikten sonra bunu başarabildiğine şaşırdık. Topluluk olarak tanıklık ettiğimiz komik bir anımızdır.

Yanıtların için teşekkürler. Son olarak The Empire Shall Fall hayranları için herhangi bir bilgilendirme yapar mısın?

Albüm hakkında konuşmamıza olanak sağladığın için teşekkürler. Zannedersem hayranlarımız demek “Teşekkürler” demek oluyor. Bizler mesajlarımızı eksik etmeyeceğiz ve albüm tanıtımlarımızı sürdüreceğiz. Bazen bazı şeyleri gerçekleştirdiğiniz için insanlara dönüp saniyelerce teşekkür etmeyi mümkün hale getiren insanlar var, adi gelebilir. Bizim hayranlarımız olmasaydı, bu albümü çıkaramayabilirdik. Hayranlarımız sonuna kadar hayranımızdır ve destekçidir. Evet, sizlere teşekkür ediyoruz! Gördüğünüzden daha fazla anlamına geliyor.

The Empire Shall Fall – Awaken

Bu albümle gururlanılır!

The Empire Shall Fall ismine yepyeni diyemeyiz ama geçen sene kuruldukları için ve de “Awaken” adlı ilk albümlerini 4 gün sonra çıkaracakları için metalcore alanında yeni bir topluluk olarak lanse edebiliriz. Ekipte tanıdık bir vokalist, Jesse Leach var (babasının papaz olduğu ve dini inançlarının kuvvetli olduğu biliniyor). Killswitch Engage’in ilk dönemlerine denk düşen “Killswitch Engage” ve “Alive Or Just Breathing” albümlerinde var olan harika bir sesten bahsediyoruz. Ardından kendisi rock süper gruplarından Seemless ile iki albüm çıkarmıştı ve bu sene içersinde Seemless’ın nalları havaya dikmesiyle tüm gücünü TESF’e vermişti. Jesse’ye gitarlarda Jake Davenport ve Marcus De Lisle, bas gitarda Nick Sollecito ve bateride Jeff Pitts eşlik ediyor. Firmaları Angle Side Side’ın etiketini taşımaktan ise ayrıca gurur duyuyorlar. İyi ki de varlar, albümdeki parçaların birbirinden güzel olması sebebiyle dinleyicilere “gerçek bir albüm” vaat ediyorlar.

“Awaken” çalışması su gibi akıp giden sekiz parçayı kapsıyor ve yaklaşık 40 dk. sürüyor. Bitmesini istemiyorsunuz çünkü kalbinizi avuçlarına alan topluluklardan biriyle karşı karşıyayız. Sadece 2009 yılı için değil, son dönemlerde işitebileceğiniz en içten albümlerden biri ve içersinde cazibesine kapılabileceğiniz türlü aksiyonlar var. Topluluk “Awaken” için kaydettiği demo parçalar üzerinde yeniden yoğunlaştı ve üzerine konserlerinde çaldığı üç yeni parçayı ekledi. Sonuca bakıldığında kesilmeyen alkışları hak ediyorlar. Ekibin Killswitch Engage ile birlikte anılmaları şimdilik normal görülse de yaptıklarının onların dışında bir şeyler olduğunu kısa vadede rahatlıkla ispatlayacaklardır. “Awaken” albümündeki farkı yakalamak için enstrümanlarla iyi iletişim kurmakla birlikte, müzisyenler arası mühim bir uyum yakalanması gerekiyor. Jesse Leach gibi vokal konusunda üstad birini bulmak da gerekecektir. “Awake” ile birlikte kaliteyi dinleyebilirsiniz!

PARÇA LİSTESİ

01. Awaken, 02. Lords Of War, 03. Voices Forming Weapons, 04. Choir Of Angels, 05. We The People, 06. These Colors Bleed, 07. Our Own, 08. The Kingdom.

BAĞLANTI NOKTALARI

http://www.myspace.com/theempireshallfall

http://www.anglesideside.com